Blog

Ocak 3, 2019

Bedenimiz Evimiz – 2. International Conference On Awareness

Mevlüt Erk Kimdir?

Dördüncü kademe Yumeiho eğitmen terapist Mevlüt Erk, 1960, Adana doğumludur. Kendisi ilk olarak 2005 yılında “Hareket Terapi” konusunda Üstad Alexander Girshon ile çalışmaya başlamış ve o tarihten itibaren de “Doğaçlama Dokunuşlar ve Otantik Hareketler” terapi teknikleri ile ilgili çeşitli çalışmalar yapmıştır. 2009 yılında Belaruslu terapist Maria Guseva ile birlikte “Yıldız Doğuşu” ismi verilen Slovonik jimnastik tekniği ile kadın bedeni ve ruh sağlığı; 2009 yılında Amerikalı terapist Lauren K. Tietz ile “Otantik Hareket” tekniği üzerine birçok çalışma yapmış; 2012 yılına gelindiğinde ise Sensei Sorin İga ve Katia Ivanova Todorova ile “Yumeiho” tekniğine başlamıştır. 2016 yılında Giora Pinkas ile “Alexander” teknik üzerine çeşitli çalışmalar yapan Mevlüt Erk, halen dördüncü kademe Yumeiho terapist ve eğitmen olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Fiziksel ve Mental Problemlerin Ortadan Kaldırılmasında Önleyici Bir Teknik Olarak “Yumeiho”

  • Evrimsel Varoluş Hakkında Bilgi

Bedenimiz, kendi kontrolümüzde ve kendi sorumluluğumuzda olan ve bu dünyadaki tecrübemizi edineceğimiz biricik evimizdir. Mevlana’nın da dediği gibi;

“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin, geriye kalan et ve kemiksin, gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.” -Mevlana Celaleddin Rumi

İnsan, insanoğlunun “evvelin evvelinde”, bir düşüncenin isteğiyle meydana geldiğini ve bugüne kadarki sürecin her aşamasında bu bilincin devam ettiğinin farkında olmalıdır. Daha sonraki süreçlerde bilim, maddenin kültürü adlandırmasını kullanmıştır. Ayrıca tüm süreçlerde, düşüncenin ve aklın yer aldığını da kabul etmiştir.

Kozmik diziliş ve soğuma başlangıcı ile oluşan mineral ayrışmaları ve birleşmelerinden oluşan bu uzun süreç, bugün bilimsel çalışmalar ile detaylı bir şekilde açıklanabilmektedir. İçinde yaşadığımız gezegende, “taş + metal” ayrışmasın ile “mineral aşamanın” gerçekleştiği ve ardından gelen “bitki”, “solucan”,  “balık”, “kuş” ve amfibi formlarından sonra “hayvan” ve nihayet “insan” formuna ev sahipliği yaptığı bilinmektedir.

Darwin’den önce, 1703 yılında dünyaya gelen düşünür ve sosyolog Erzurumlu İbrahim Hakkı, “Marifetname” adlı eserinde “evrimsel varoluşu şu cümlelerle açıklamaktadır:

“Bu şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki onların başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ondan eriyen cevherler mertebesine ulaşmıştır… Ta mercana varıp bitkisel belirtilerle gelişip o mertebeden dahi yükselip tohumsuz bitkiler mertebesine gitmiştir. Bundan sonra tohumla biten bitkiler mertebesine ve ondan ağaç suretine varıp, ta hurma ağacı olmaya yetmiştir. Hurma mertebesinden hayvan mertebesine yükselip yıllarca o mertebede yaşamıştır. Ta iş ve surette insana benzeyen goril ve maymun mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir.” (Marifetname, Cilt 1, s. 71).

  • Bedenin Yapısı

Yapısal süreçte, yukarıda da belirtildiği gibi madde kültürüne dayalı diziliş, insan bedeninde yaşamsal sistemlere dönüşmüştür. İşte Yumeiho tekniği, duruş düzenleme özelliği ile bu sistemlerin tamamına ulaşabilmenin önemli bir yoludur.

Yumeiho ile üzerinde odaklanılan otonom sistemlerin temel iki öğesi olan “meridyenler” ve “çakralar” ın düzenlenmesi, bedendeki diğer işlevsel sistemlerin de normal çalışmasına yardımcı olmaktadır. Otonom sistemlerdeki enerji akışı düzeni ise organlar arasındaki iletişimi ve verimliliği sağlamaktadır.

Bedenimizdeki Otonom Sistemler

Bedenimizdeki otonom sistemler iki ana bölümde incelenmektedir:

  1. Parasempatik sistem: Parasempatik sistemin genel işlevi, vücudun dinlenme ve sindirim tepkisini kontrol etmektir.
  2. Sempatik sistem: Sempatik sistemin genel işlevi ise vücudun işleyişini ve olası tehditlere karşı vücudun önlem almasını kontrol etmektir.

Meridyenler

Meridyenler, otonom sistemlerin dağıtıcı tesisatları oldukları için bu doğrultuda meridyenler konusu da açıklanmalıdır.

Geleneksel Çin tıbbına göre; yaşam enerjisi, vücudumuzdaki tüm organların ve “meridyen” adı verilen dikey hatların içinden akmaktadır. Çinlilerde ve Ayurvedik Tıp’ta; düzgün akan, vücutta dengeli bir şekilde dağılan enerji; sağlığın temelini oluşturmaktadır. Buna göre, vücuttaki her bir meridyenin yaşam enerjisiyle beslemekten sorumlu olduğu bir organ ve çeşitli fonksiyonlar vardır.

Vücutta bulunan meridyen noktaları, evrendeki enerji merkezleri koordinatlarıyla bağlantılıdır. Sağlıklı bir vücutta yaşam enerjisi, tıpkı ışığın evrende serbestçe dolaşması gibi tüm kanallarda dolaşmalıdır.

Meridyen kanalının bir defa tıkanması, ilgili organda ve düzenlemekten sorumlu olduğu fonksiyonlarda çeşitli sorunlar çıkmasına neden olmaktadır. Bedenimizdeki meridyenler ve ilgili Akupunktur noktalarında böylesi bir blokaj oluştuğunda, yaşam enerjisinin vücudumuzdaki akışı ve dağılımı zarar görmektedir. Bunun bir sonucu olarak da organların çalışma düzeninde aksaklıklar görülebilmektedir.

İnsanın bedeninde on dört çeşit enerji kanalı bulunmaktadır. İki tanesi insanın trafo merkezleri olan çizgi enerjileridir ve 24 saat çalışmaktadırlar. On tane enerji kanalı da organ meridyenleridir ve her biri günde 2 saat çalışmaktadır. Bu meridyenler bedenin hem sağında hem solunda yer almak üzere çifttirler. Vücuttaki enerji kanalları sırasıyla şu şekildedir:

  1. Yönetici
  2. Merkez
  3. Dalak, pankreas
  4. Mide
  5. Kalp
  6. İnce bağırsak
  7. Mesane
  8. Böbrek
  9. Dolaşım, cinsellik
  10. Safra kesesi
  11. Karaciğer
  12. Akciğer
  13. Kalın bağırsak
  14. Üçlü ısıtıcı

Çakralar

  • Çakra, Hint felsefesi ve bazı ilgili Asya kültürlerinde, insan vücudundaki metafiziksel ve biyofiziksel enerjinin bağlantı noktası olarak tanımlanmaktadır. “Chakra” kelimesi, Sanskritçede “döngü” anlamına gelmektedir. İnsanda bulunan bu enerji merkezleri, girdap şeklinde dönen bir enerji alanından oluştuğu için bu isimle anılmaktadırlar. İnsan vücudunda yedi temel çakra bulunmaktadır ve yine her bir çakra birkaç organ ve rahatsızlığı temsil etmektedir. Çakraların isimleri sırasıyla şu şekildedir:
  • Kök (Hayatta kalma, doğurganlık)
  • Sakral (Özsaygı, ilişkiler)
  • Solar pleksus (Güç, dayanıklılık)
  • Kalp (Sevgi)
  • Boğaz (Kendini ifade etme)
  • Üçüncü göz (Sezgisellik, içgörü)
  • Taç (Bilinçlilik, ruhsal farkındalık)

Vücudumuzdaki İşlevsel Sistemler

İnsan vücudunda bulunan sistemler, fizyolojik olarak aynı işlevi gören yapısal organ birlikleridir. Ve otonom sistemlerden talimat alırlar.

Sindirim sistemi: Vücuda alınan besin maddelerinin kana ve hücrelere geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması (sindirim) işlemini gerçekleştiren sisteme verilen isimdir.

Dolaşım sistemi: Sindirilmiş besin maddelerinin ve oksijenin hücrelere ulaştırılmasını ve hücrelerde oluşan atık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılmasını sağlayan sisteme verilen isimdir.

Boşaltım sistemi: Sindirim yoluyla kana ve hücrelere ulaşan besin maddelerinin enerji verici, onarıcı ve düzenleyici olarak kullanıldıktan sonra oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasından sorumlu olan sisteme verilen isimdir.

Sinir sistemi: Canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen; organların, kasların aktivitelerini düzenleyen sisteme verilen isimdir.

Solunum sistemi: Vücut için hayati öneme sahip olan oksijen gazı ile karbondioksit gazının yer değiştirmesini sağlayan; havadaki oksijenin kana karışarak hücrelere ulaşmasından ve ortaya çıkan karbondioksit gazının dışarıya atılmasından sorumlu olan sisteme verilen isimdir.

Lenf sistemi: Vücudun yağ, protein ve su dengesinin sağlanması, savunma sisteminin desteklenmesi gibi görevlerden sorumlu olan sisteme verilen isimdir.

Üreme sistemi: Neslin devamından sorumlu olan sisteme verine isimdir.

İskelet sistemi: Canlı organizmaya fiziksel olarak destek sunan, iç organların korunmasını sağlayan, eklem ve bağlarla birbirine tutturulmuş, etrafı kaslarla sarılı destek yapıya verilen isimdir.

  • Beden ve Kozmos İlişkisi

İnsan bedeni, oluştuğu yapı taşlarının orijini olan kozmostaki tüm hareket ve manyetik çekimlerden etkilenmektedir. İnsanoğlu bu olgu üzerine ciddi şekilde kafa yormuş ve bunun bir sonucu olarak da “astroloji” bilimini geliştirmiştir. Astrolojik konumlar içinde yaşadığımız dünya; bedenimizin oluşum sürecindeki konumlar ve tüm bunların yarattığı şartların, insan bedenini yakından etkilediği açıktır. Kendi gezenimizdeki konumumuz ve gezegenimizin konumu nedeniyle oluşan frekanslar, beden yapı taşlarımızın dizilişinde etkilidir.

  • Yumeiho- Önleyici Manuel Terapi Nedir & Nasıl Yardımcı Olur?

Kotsuban Yumeiho, birçok hastalığı ilaç kullanmadan tedavi edebilen bir masaj terapisidir. Bu yöntem “yaşamı bahara çeviren terapi” veya “problem nedenlerini ortadan kaldıran terapi” olarak da anılmaktadır. Bu başarılı tekniğin temelleri, ilk olarak 1978 yılında Japon Doktor Masayuki Saionji tarafından atılmıştır. Doktor Masayuki Saionji, Çin gibi birçok farklı ülkedeki tedavi yöntemleri üzerine uzun yıllar çalıştıktan sonra, tüm sistemlerin en başarılı taraflarını bir araya getirerek “Kotsuban Yumeiho” masaj tekniğini ortaya çıkarmıştır.

Yumeiho terapisi, vücudun dengesi esasına dayanmaktadır. Buna göre sağlıklı bir bedende, vücut ağırlığının her iki bacağa eşit bir şekilde dağıtılması gerekmektedir. Fakat insanların çoğunda, durum böyle değildir. Yumeiho teorisi, bu eşitsizliğin sakro- iliak eklemindeki yeri kayan pelvisten kaynaklandığını söylemektedir ve bu yüzden de kalça kemiğini yeniden yerine yerleştirmeye çalışmaktadır. Böylece vücutta dengesizliklere yol açan durum tamamen ortadan kalkmakta ve kişi hayatına sağlıklı bir biçimde devam edebilmektedir.

Yumeiho terapisi, kişinin durumuna göre uygulanabilen 100 temel teknikten oluşur. Terapist bu tekniği uygularken hastanın kaslarına masaj yapmakta ve onun eklemlerini düzeltmektedir. Bu teknik; kaslar, sinirler, kıkırdak ve bağ doku üzerinde çok faydalı ve aynı zamanda etkilidir. Yumeiho özel baksı, çekme, germe, yerleştirme ve yoğurma hareketleri ile uygulanmaktadır. Yumeiho ile kas ve eklemler kısa süre içinde eskisinden daha esnek ve daha sağlıklı bir hale gelmektedir. Yumeiho Terapisi, Preventative tıp dalı olarak birçok hastalığın gelişmesini önleyebilmektedir.

Köklü bir geçmişe dayanan Yumeiho tekniğinin, Şaolin keşişleri tarafından mental dengeyi sağlamak hedefiyle düşünce oturumlarından önce uygulandığı bilinmektedir. Bu teknik daha sonraları, Uzak Doğu dövüş sporcularına; denge gelişimi ve düzgün çalışan bir beden amacıyla da uygulanmıştır.

Yumeiho Tekniği, temelde şu teknikleri içermektedir: Ostoepati, Kairoprakti, Shiatsu, Tai, Refleksoloji, Akupresur, Lenf drenaj, Tıbbi Masajlar. Yumeiho, yer enerjisi ve güven telkini açısından, yerde bir şilte üzerinde uygulanmaktadır. Terapi sırasında genellikle danışan yerde sakin bir şekilde yatar pozisyondadır. Terapist ise her hareket için özel oturuş ve kavrayış ile terapiyi uygulamaktadır.

Genel olarak Yumeiho tekniğinin amacına baktığımız zaman; başta pelvis bölgesi ve ağırlık merkezi olmak üzere; bedenin akslarına getirilerek sistemlerin ve organların doğru ve verimli çalışmalarını sağlamak olduğu görülmektedir. Bu teknik ile amaç, doğru çalışan bir bedenin kimyasal işleyişinin düzeltilmesi ve kimyasal işleyişi düzenlenen bedende de doğru bir mental işleyişin de sağlanmasıdır.

Yumeiho’nun ve Yumeiho Terapi Enstitüsü’nün kurucusu olan Sensei Saionji Masayuki’yi rahmetle anıyor, bölgemizde tekniğin yayılmasında emeği geçen Koordinatör Sensei Sorin İga’ya saygılarımızı sunuyoruz.

Uncategorized
About tasarimlife

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir